Teknolojinin durmadan geliştiği bir ekosistemde, proje yönetimi de bu yenilik ve gelişmelere ayak uydurmak zorunda kalıyor. Başta IT ekipleri olmak üzere tüm ekipler zaman içersinde çağa ayak uydurmak ve daha verimli çalışmak adına metodlarını güncelliyor ve bu gelişmelere ayak uydurmayı göze alamayan kurumlar yarışta geri sıralara düşüyor. 2016’nın ilk çeyreğini geride bıraktığımızı düşünürsek, bu yılın geri kalanında proje ve şirket yöneticilerini ne gibi yenilikler bekliyor; gelin 7 maddede ele alalım…
1. Uzak Proje Ekipleri
İş dünyasında genellikle “remote team” olarak tabir edilen uzakta proje ekipleri, iş dünyasında git gide yaygınlaşıyor.
Özellikle IT ekiplerinin globalleşmesi veya hali hazırda global bir şirkete bağlı çalışanların sık sık farklı bir şehir veya ülkedeki çalışanlar ile fikir alışverişi gerçekleştirme ve beraber çalışma ihtiyacı; şirket ve proje yöneticilerinin uzaktaki ekipleri daha iyi yönetmeleri ihtiyacını da beraberinde getiriyor. 2020’li yıllarda, Amerika Birleşik Devletleri’nin iş gücünün %40’lık değerinin freelancer, uzak proje ekibi ve proje bazlı çalışanlar olacağı öngörülüyor. (kaynak) Teknolojinin uzakları yakın eden ve beraber çalışmayı mümkün kılan nimetleri göz önüne alındığı zaman bu öngörünün çok da yanlış olduğu düşünülemez. Günümüzde bile bir çok şirket uzaktaki ofisi veya out-source hizmet aldığı firma ile işlerini yürütebilmekte.
Skype üzerinden toplantı yapmak, iş takip sistemleri üzerinden uzaktaki çalışanların işlerini takip etmek hemen hemen herkesin hayatındaki standart işlerden biri ve 2016’da daha da yaygınlaşacak gibi görünüyor.
2. Daha Kısa İşe Alım Süreçleri
FastCompany’nin araştırması, çalışanların daha çok şey öğrenmek, daha üretken olabilmek ve daha çok gelir elde edebilmek adına 3 yılda bir iş değiştirdiğini gösteriyor. Benzer şekilde, Deliotte da Y kuşağı olarak tabir edilen 1980-2000 yılları arası doğumlu kişilerin oluşturduğu ve günümüz iş gücünün ciddi bir kısmını üstlenen neslin 2-3 yılda bir iş değiştirdiğini savunuyor.
Bu verilerin hepsi, şirketlerin hızlı çalışan değişimine hazırlıklı olmaları gerekliliğine vurgu yapan etkenler. Daha fazla çalışan sirkülasyonu, IK işleyişini ciddi anlamda etkileyeceği gibi, proje yöneticilerini de etkileyecektir. İşe yeni başlayanların daha çabuk adapte olabileceği ortamlar yaratmak, onların en kısa sürede potansiyellerini gösterebilecekleri şekilde eğitimler hazırlamak ve bu eğitimleri denetlemek proje yöneticilerini yakın gelecekte bekleyen zorlu görevlerden birisi.
3. “Kendi cihazını getir” İş Ortamları
Şirketler her ne kadar çalışanlarına gerekli donanımları sunsalar da, iş yerine kendi elektronik cihazını getirip o cihazlar ile çalışmak isteyen personel sayısı günden güne artıyor. Kendi kişisel bilgisayarını iş yerine getiren, ve bu cihazlar üzerinden işini yapan kişilerin sayısındaki artış her geçen gün artıyor. Bu sayede daha verimli sonuçlar elde ettiğini gören iş veren ve proje yöneticileri de durumdan memnun. Fakat bu durumun beraberinde getirdiği bazı alt yapı sıkıntıları da mevcut.
Çalışanların kendi cihazlarını iş yerine getirmeleri ve iş amaçlı kullanmaları teknik destek ve IT personeline ciddi anlamda iş yükü bindirebiliyor. İş ağına hali hazırda tanımlanmış bilgisayar yerine kendi bilgisayarını kullanmayı tercih eden bir çalışan için teknik personelin iş yükü artabiliyor. Bu bilgisayarı ofis ağına tanımlamak, tarayıcı, yazıcı gibi diğer donanımlar ile eşleştirmek gibi planlanmamış işler IT personeline ekstra iş olarak yansıyor. “Bring your own device” mantığının iş hayatındaki etkilerini tam anlamıyla görmek için bir kaç sene beklememiz gerekecek gibi duruyor.
4. CPO’ların Doğuşu
Otoriteler 2016 yılının organizasyonlarda CPO (Chief Project Officer) rolünün doğuşu ve yükselişinin yılı olacağını öngörüyor. 1980’lerde bir çok otorite Chief Information Officer (CIO) rolünün doğacağını ve yükseleceğini düşünmüştü. Ülkemizde olmasa da global açıdan baktığımızda bu öngörü gerçekleşti diyebiliriz.
Günümüz iş dünyasında, sürekli proje üreten organizasyonlarda bir sonraki kritik C-level pozisyonun CPO pozisyonu olması da gayet olası ve doğal bir ihtimal gibi görünüyor.
5. Sertifikalı Daha Çok Proje Yöneticisi İhtiyacı
Kısıtlı bütçeler, ürünleri daha kısa sürelerde teslim etme baskısı, paydaş ilişkileri yönetimi, proje yönetim süreçlerinde gittikçe artan inceleme ve denetlemeler gibi etkenler genellike proje yönetim evrelerini daha zor hale getiriyor ve bu baskılar değişen ve gelişen iş dünyasında git gide daha çok artıyor. Bu sebeplerden ötürü sertifikalı -daha da önemlisi deneyimli- proje yöneticilerine olan ihtiyaç her geçen gün daha da artıyor.
Sertifika, her ne kadar bir kağıt –veya pdf– parçasından ibaret olsa da; bilgi, birikim ve deneyiminizi sembol eden bir metafor olarak görülmelidir. Eğer gerekli bilgi ve birikime sahipseniz bunu bir sertifika ile taçlandırmak kimsenin canını yakmaz. Öyle değil mi?
6. Yükselen “Agile” Kavramı
Günümüz iş dünyasında sık sık duyulan, fakat hakkı verilmeyen bir kavram “Agile”. Son yıllarda trend olmanın yanı sıra, 2016’da da bir çok organizasyon ya bu konuya daha çok eğilecek ya da yeni yeni “Agile” hale gelmeye başlayacak. Agile proje yönetimi, tüm iş kollarında hızla yaygınlaşıyor ve klasik proje yönetimi ile birleşiyor.
Başlangıçta sadece IT proje ekipleri için geçerli bir sistem olarak düşünülse de, Agile proje yönetimi pazarlama ekiplerinden inşaat firmalarına kadar kullanılmaya başlandı. Hatta yakın bir gelecekte Endüstri Mühendisliği, Bilgisayar Mühendisliği, Yazılım Mühendisliği ve Yönetim Bilişim Mühendisliği gibi üniversite bölümlerinde ders olarak da müfredata gireceğini düşünüyorum.
Agile proje yönetimi, basit ve kısa süreli projelerde verimi arttırdığı gibi; büyük ve karmaşık projelerde de yönetilebilirliği kolaylaştırıyor ve bu artık kabul edilen bir gerçek. Bu sebeple “Agile” kavramının 2016’da daha da sık duyacağımız bir kelime olacağı kesin gibi görünüyor.
7. Siber Güvenliğe Verilen Önem
Günden güne daha çok işlenen ve işlenebilen siber -sanal- suçlar beraberinde siber güvenliğe verilen önemde ciddi bir artış getiriyor. Kuşkusuz ki 2016 yılında da siber güvenlik konusu 2015 yılında olduğu gibi popüler bir alan olmaya devam edecek.Büyük data içeren ve saldırılara maruz kalabilecek bir sisteme sahip olmak bir proje yöneticisi tarafından istenen son şeylerden birisi. Bu sebeplerden ötürü, proje yöneticileri, gelişen proje yönetim gereksinimleri ve teknolojiler gereği git gide siber güvenlik konusunda daha çok donanıma sahip olmak zorunda kalıyor.
Özetlemek gerekirse, her iş kolunda olduğu gibi proje yönetiminde de öğrenme ve gelişme süreci durmadan, dinlenmeden devam ediyor. Gelişen ve değişen teknolojileri ve kültürleri takip etmeyen proje yöneticilerinin yerlerini yenileri alırken daha geniş vizyonlu Y kuşağı proje yöneticileri yavaş yavaş boy göstermeye başlıyor.
Peki ya siz, veya içinde bulunduğunuz organizasyon ve proje yönetimi bu değişimlere ne kadar ayak uydurabiliyor? 🙂
Kaynak: FastCompany, Wrike, CIO, NutCache, AEC Software, Trello, Mdina